1984 yılının ekim ayının sonlarına doğru Amerika'nın bir kasabasında, insanlar heyecanla Cadılar Bayramı partileri için hazırlıklar yapmaktaydı. Ancak bu heyecanlı atmosfer, gece yarısından sonra işlenen gizemli bir cinayetle bir anda korkunun gölgesi altına düşecekti.
Evelyn, en yakın arkadaşının ölümüyle sarsılmıştır. Arkadaşının kasabalı biri tarafından öldürüldüğünden emindir ve bu suçluyu bulmak için kararlı bir şekilde araştırmaya başlar. Kasabanın şerifi olan annesinden gizli yürütülen bu araştırmaya, yeni edindiği arkadaşları da katılırken, içinde bulundukları çember giderek daralmaktadır. Evelyn, yaşamadığı hayal kırıklıkları, pişmanlıklar ve üzüntülerle yüzleşirken, katilin izini sürekli bir adım gerisinde bulacaktır.
"Onu bulacağız, ölümle burun buruna gelsem de o şerefsizi bulup içeri attıracağım. Ancak o zaman Betty huzur içinde uyuyacak," der Evelyn kararlı bir şekilde. Arkadaşları, onun gözlerindeki bu kararlılık ve cesaretten etkilenmiştir. Kadınlar, intikam hırsıyla gözlerine büründüğünde deli gücü kazanırlar. Evelyn, adaleti sağlamak için elinden geleni yaparken, kasabanın karanlık sırları gün yüzüne çıkmaya başlar.
Sertçe, "Konuş." Dediğinde irkildim.
"Siz en son ne zaman seviştiniz?" Şaşkınlıkla yüzüme bakakaldığında kaşlarımı çattım. "Çok gerginsiniz. Gidin sevişinde sizde rahatlayın bizde! Bu nedir ya!"
"Sevişmemi mi istiyorsun?"
Gözlerimi devirdim. Bu adam niye birşeyleri anlamakta bu kadar zorlanıyordu? "Evet. Gidin sevişin ve herkes rahat bir nefes alsın."
"Kiminle sevişmemi istersin?"
Baygın gözlerle ona baktım. "Benimle sevişmeni isterim."
Dudağının kenarı havaya kalktığında bedenimi süzdü. "Fena fikir değil
aslında."
Gözlerim kocaman açıldı. "Sapık!"
"Sapık olan ben değilim ayyaş." Yüzüme yaklaştı. "Bana bu teklifi yapan sensin."
(Tamamlandı)