Kaderimin yolları bu adamın kollarında vücut bulmuştu. Sıcak, sert ve güçlü... Ev kadar sıcak, rüzgar kadar sert aynı zamanda kelimeler kadar sağlam. Beni saran kollarına tutunan esir tırnaklarım canını acıtmış olmalıydı. Sesinin sert tınısı karşısında kendimi çekmeye çalıştım. Bu kez kolları belimi kavrayıp kendine çekti. Burun buruna kaldığım adamın yeşil gözleriyle yutkundum. Nefesi dudaklarımı teğet geçiyor, sert göğsü karşısında tir tir titriyordum. "Özür..." nefesi dikkatimi darmadağın ediyordu. "Özür dilerim," diye mırıldandım zor bela. Dudaklarımın hareketleriyle gözleri bu kez oraya çevrildi. İçimden bir şeyler gidiyordu ama gidemezdi. Kendimi bir an önce toplamak zorundaydım. Karşımdaki adamın gözleri arkama doğru döndü. Ve o ses... o sert ses çınladı kulaklarım da. "Karıcığım (!)" Korkuyla yabancı adamın kollarından ayrılıp ona döndüm. Eşim olan o adama! Her zamanki heybetiyle karşımda öfkeli bakışlarıyla beni izliyordu. Arkamdaki yabancının hareketlenmesiyle bu kez eşim Kenan'ın bakışları ona döndü. Yabancı ise hiçbir şey olmamış gibi eşim Kenan'a doğru yürüyüp kollarını açıp ona sarıldı. "Merhaba ahbap!" diyen yabancıyla şaşkına döndüm. Geriye çekilen yabancı gayri ihtiyari bir şekilde beni gösterip, "Eşinle tanışıyordum bende..." dedi. Karşımdaki iki adamın bakışları altında titriyordum. Bir yanda evlendiğim adam, diğer yanda beni bir bakışıyla mahveden adam.