Burası eski bir kasaba. Haritadan silinmek üzere olan, ismi silikleşen eski bir kasaba. Bu kasabaya kimse gelmiyor, ama kimse de terk etmek istemiyor. Kimse, Joe Amcanın barında içtiği lezzetleri biraları, sahil kenarında, güneş tepedeyken, radyolardan kısık sesli eski bir Jazz şarkısı çalarken, Rose Halanın bizzat yaptığı elma şekerlerini yemeyi, ya da kasaba ki en eski kafe olan Santiago Cafede birer bardak milkshake içtikten sonra bowling oynamayı bırakmak istemiyordu. Veya en yaşlı ve en büyük çınar ağacının altında oturup, gökyüzünü seyrederken, sevdiği çocuk dizlerinin üzerinde uyuklamak üzereyken, Erwin onun simsiyah ve yumuşak saçlarını okşarken, en çokta onu bırakmak istemiyordu. Erwin ona aşıktı. Ve Erwin'in aşkı o çınar ağacının altına yatılıydı.