Yanağımı göğsüne sürttükten sonra alttan alttan bakmaya başladım. Saçlarımın üstünden öptü ve beni nefessiz bırakan sözleri söyledi.
"Sen çiçeksin Ceylin. Benim çiçeğim, benim güzelim. Senden önce kuru bir ağaçtım, senden sonra meyve veren bir ağaç. Etrafımı güllerle papatyalarla sarmalayan çiçeğimsin. Sen yüzünü bana dönen ayçiçeği ol, ben sana toprak. Sen bana aşkı veren gülü ver ben sana benliğimi vereyim. Sen bana umudu veren frezya ol, ben sana sadakatimle papatya. Sen benim Şakayık çiçeğim ol, beni baharda yeşerten sendin, sen olacaksın, hep sensin."
Bu sözlerin üstüne lâl olmuştum. Hiç birşey söyleyemedim sadece kollarımı daha sıkı sarabildim...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."