
"Kimi zaman kader, en derin siperlerde saklı bir sevdayla çıkardı insanın karşısına." Yıllardır köyde tutulan, hayallerinden uzaklaştırılan Berfin, ailesinin onu kuma olarak satmaya karar vermesiyle hayatının en karanlık gününe adım atar. Çaresizlikle, kader diye önüne konulan düğünden kaçarken kendini karanlık bir gecenin içinde bulur. Kaçarken nefes nefese ormanın derinliklerine sürüklenir ve bir çukura düşerek bilincini kaybeder. Aynı günlerde, Mardin'de görev yapan Üsteğmen Tufan Karahanlı, timi Kale Timi ile birlikte kritik bir görev için Van'a gönderilmiştir. Görevin ortasında, ormanın sessizliğini delen bir yardım sesine benzer bir yankı duyar. İz sürerek çukura ulaşır ve ölümle yaşam arasındaki çizgide duran genç bir kadına-Berfin'e-rastlar. Tufan, bilinci gidip gelen Berfin'i sırtında taşıyarak yakınlardaki terk edilmiş bir kulübeye götürür. Fırtınalı gece boyunca onu korur, ateş yakar, üşümesin diye kendi montunu örter. Bilinci yerine geldiğinde Berfin'in anlattıkları, Tufan'ın yüreğinde bir şeyleri sarsar. Sabah olduğunda, Berfin'i arayan babası ve abisi kulübeye ulaşır. Berfin'i Tufan'la aynı odada, geceyi yalnız geçirmiş hâlde görünce, köyün töre anlayışı hemen devreye girer. "Bu saatten sonra tek yol var," der babası. "Evlenmek zorundasınız." Ne Berfin hazırdır buna... Ne de Tufan bir anda böyle bir sorumluluğa. Ama o an bilmedikleri şey şudur: Bu zoraki başlangıç, ikisinin kaderini birbirine yazan yolun ilk adımı olacaktır. Berfin özgürlüğün, Tufan ise kalbinin kapılarını açmanın ne demek olduğunu bu yolculukta öğrenecektir. Aşk, bazen kaçarken bulunur. Ve bazen, kader sandığın şey aslında kurtuluşundur...All Rights Reserved
1 part