O yıl Işılay'ın üniversitedeki son yılıydı. Hala İzmir'e geldiği ilk günü dün gibi hatırlıyordu. Yeni bir şehir, yeni bir yaşam, yeni arkadaşlar... Ailesi onun İzmir de rahat edebilmesi için güzel bir ev tutmuştu ve genç kız iki yakın arkadaşıyla beraber yurttan ayrılıp, eve çıkmışlardı. Hayatının mükemmel olduğunu düşünüyordu Işılay. En yakın arkadaşlarıyla aynı evde yaşıyordu, dersleri çok iyi gidiyordu. Üç yıl boyunca hiçbir sıkıntısı olmamıştı ve düşünceli bir erkek arkadaşı vardı. Ancak mükemmellik üçgeni çok uzun sürmemişti. Dinçer yıllarca sürmüş olan ilişkisini yok eden, yapmaması gereken büyük hatayı yapınca Işılay... O arkasına bakmadan kaçmaya çalıştı. Hem kendini daha fazla kırmamak, hem de Dinçer'e daha fazla kızmamak için...
Ancak Dinçer Işılay'ın peşini bırakacak mı?
Peki, Işılay'ın bu kaçışını objektiflere yansıtan fotoğrafçı ona nasıl yardım edecek?
NOT: Yazdığım ilk hikaye arkadaşlar. Umarım beğenirsiniz...