Biliyor musun? İnsanlar neden serçe parmağıyla söz verirler? Eski zamanlarda, savaşların gölgesinde yaşayan ünlü bir şövalye vardı. Bütün ülke onun kahramanlıklarını hayranlıkla izler ve saygı duyardı. Atının ayak seslerinden şövalyenin geldiği duyulurdu. Aynı zamanda kraliyetin ve şövalyelerin kıyafetlerini diken yetenekli bir terzi kadın vardı. Bu şövalye ve terzi kadın birbirlerine derin bir aşkla bağlıydılar. Günlerden bir gün, düşman askerler ülkeye saldırdı. Şövalye, terzi kadını arkasında bırakmak zorunda kalarak savaşa gitti. Terzi kadına ne geleceğine dair bir söz vermişti ne de veda etmişti. Savaşta mağlup olan şövalye, düşman askerler tarafından yakalanarak zindana kapatıldı. Bu zindan öyle bir yerdi ki, dört bir yanı taş duvarlarla kaplıydı ve dış dünyadan tamamen izoleydi. Terzi kadın, şövalyenin ona neden veda etmediğine kırılmış olsa da, onu bulmak için yollara düştü. Gizlice düşman askerlerin mabedine sızdı ve zindanları dolaşmaya başladı. Dört duvarı taşla kaplı olan zindanlardan birinde, şövalyenin mırıldandığı bir şarkıyı duydu. Hızla sesin geldiği yere koştu ve duvarlara bakmaya başladı. Şövalye, duvarda serçe parmağının geçebileceği kadar bir delik bulmuştu. Terzi kadının yürüyüşünden onu tanıdı ve parmağını uzattı. Terzi de serçe parmağını onun parmağına doladı. Olanları uzaktan izleyen yaşlı kral, vezirine şövalyenin zindandan çıkarılmasını emretti. Ancak bir şartı vardı: Şövalyenin bir daha kılıç tutamaması için serçe parmağını kesmeleri gerekiyordu. Şövalye serbest bırakıldı, ancak parmağı kesildi. Terzi kadın buna dayanamadı ve o da kendi serçe parmağını kesti. Onların hikayesi hiç bir zaman tarihe geçmedi, adları bilinmedi. Ancak, o günden sonra gelecek nesiller verdikleri sözleri hep serçe parmağını tutuşturarak sadakat yemini ettiler. FAll Rights Reserved
1 part