"Galibiyet!
Tahtadan akan kanlar havuzun giderine ulaşıyordu. Tahta gitgide kırmızıya boyanıyordu ve yine ve yine galibiyet. Rakibimin delik deşik olmuş bedenini memnuniyetle izledim. Yüzü kandan görünmüyordu. Yazık oldu canım güzel yüzüne, değerlendirilirdi oysaki, tüh... "
"Ben yenilmezdim.
Elbette güçlü rakiplerim oldu, yeri geldi berabere biten maçlarımda oldu. Fakat nefes aldığımca hep kazanan oldum. Yinede aylarca komalık olduğumu hatırlıyorum. Kendime asla yakıştıramadığım bir durumdu."
"Tamamen kendini beğenmiş bir insandım. İnkar edemem.
İsmimide seviyordum, babam koymuştu, şahsıma ve tipime yakıştırdığım bir isimdi:
'Gazel Bolaç' " ; babasının bilmediği bir nedenden ölmesine, annesinin ise kuru bir günahtan hapiste yatmasına göz yummasına rağmen güçlüydü.
Özalp Karalar'ın yardımı sayesinde hayata tutunmayı başardı. Fakat hiç bir iyilik karşılıksız olmazdı.
Bahsedilen o "tehlikeli" hayat içerisine ittirilmişti. Kim bilirdi tehlikenin o olacağını...
'AqoVilent' denen hayalet kasabada bile Vilentlara katılmayı başarmıştı. Geçen zaman hırsını korlarken büyük işleriyle bolca anılıyordu. Sözde bu onu güçlü yapacaktı. Ve yaptı da. Belki de en baştakini sarsacak kadar...
Sevgili babasını öldüren o kişiyi bulabilmek için hayatını harcıyordu. Peki ya işler sandığı gibi gitmediyse...