"Helen" diye fısıldadı acı çeker gibiydi ses tonu. "Ne?" Dedim kaşlarımı çatarken. "Tanrı ve tanrıçadan doğan fani, geçmişin onunkine benziyor, o da senin gibi zorla evlendirilmiş ve ailesinden ayrı kalmıştı." Tepkimi ölçmek istercesine gözlerimin en derininine baktı. Göz temasını kesmeden. Bunda ne vardıki, sadece ben değil geldiğim kasabadaki tüm kadınlar benim gibi zorla evlendirilmiş ve ailesinden ayrı kalmıştı. Bunları ona söylemek için ağzımı açmıştımki, ne diyeceğimi anlamış gibi, "Helen kadar güzel, başına buyruk, arsız ve laubalisin. Evet o da senin gibiydi çok güzel, uğruna savaş açılacak kadar güzel. Ama güzel olması hiçbir şey ifade etmiyordu." Bir elinin avuç içini yanağıma bastırdı. "Laçka davranışları yüzünden halk onu sevmiyordu, hatta öldürmek istiyordu. Ama eşi izin vermiyordu..." konuşmasını bekledim ama sustu birkaç dakika boyunca sadece baktı. "Sonra?" "Sonra, eşi sebebi bilinmez... kabul etti. Uğruna savaş açtığı kadının ölümüne razı geldi. Kıyamadığı sevgilisine infaz kararı çıkardı. Tüm halkın gözünün önünde, onu öldürdüler." Sustu, sustum dakikalarca rahatsız edici bir sessizlik oluştu. Sonunda konuşmaya karar vermiş olacakki yutkundu ve diliyle dudağını ıslattı "Onu yakarak öldürdüler, ay ışığı..." Ben bu dünyada en çok ateşten korkardım.. Sinirlenmiştim en çok ateşten korktuğumu biliyordu. Ve bunu bilerek beni yakılarak öldürülen bir kadına benzetiyordu. Yüz ifademden ahatsız olduğumu anlamış olacakki, yanağımdan elini çekti. Arkasını dönüp gitmeden önce ise; "Kaderin, Helen'inkine benzemesin, ay ışığı, sen onun gibi olma..."All Rights Reserved
1 part