Âdeta ışık saçan, çiçek bahçelerinin döşendiği, saflık tohumlarıyla açan ayçiçekleri arasında, kendine oluşturduğun dünyanın içerisinde kayıplara karışmışsın. Siyahlardan arta kalanlarda bu kadar parlak bir şekilde beyaz oluşun, dikkatimi çekiyor kuşum. Seni küften, tozdan, topraktan, kandan kirlerle griye, kahveye, kırmızıya, siyaha boyamak istiyorum. Ve sen, biliyorsun. Sözde beyaz dünyanın içinde karanlığın da olduğunu. Hüzün denen okyanusta yüzme bilmeden çırpınarak boğulduğunu, yıkım veren fırtınanın arasında öfkenin ateşiyle yanan ormanda diri diri yandığını çok iyi biliyorsun. İçini, ruhunu yiyip bitiren ve kalbini sömürerek yuvalar yapan o böcekleri, şahane tatlı gülüşünün arkasına saklasan bile biliyorsun. Dünyan sahte lâkin sahte tebessümün, sahteliklerin arasındaki en muazzam hakikilik. Beni o sahteliğe bağımlı kılıyorsun.