Yitik bir zamanın nefes kesen gölgesinde esarete bulanmak, meşe ağacının serinliğini arayarak karanlığın soğuk elleriyle iç içe geçmiş, karmaşık bir dokuya bürünüyordu. İyiliğin içindeki yalnızlık, o gölgenin altında kasvetle seyrekleşir gibi karanlıklaşıyordu. Meşe ağacının gölgesinde dingin bir serinlik, yalnız bir gölgenin taşıdığı hüzün dolu emarelerin incilerine karışmıştı. Yitik Zamanın Gölgesi; siyahın zifiri gecelerindeki yalnızlık senfonilerini, zamansızlığın içinde kaybolan yitik sadeliğin karartılarını, gölgenin dışarı taşmasını engellediği karadeliğin boğuklaşan havasında yeni bir evreni huzurlara seriyordu.
"Son nefesimi verdiğim ana kadar şu aciz kalbim senin için deli divane olmazsa, ben ölmeyi hak etmiş bir adam olurum. Ve nefesimi kesecek olan o son hamleyi yapman için eline silahı vermekten asla çekinmem. Senden bu konuda sadece bir ricam var. Silahı tam kalbime doğrultmanı istiyorum. "
"Neden?"
"Çünkü, senin için atmaktan vazgeçmiş bir kalple yaşamak istemiyorum."