Renkleri sende yaşamayı öğrendim. Suçlarından beyaz gibi masum , hiç kirlenmemişcesine temiz yapmayı , koşulsuz verdiğin huzurla sana teslim olmayı öğrendim. Gecenin maviliği gibi sonsuz bir boşluğa bırakır gibi kendimi sana bırakmayı , başka yeri olmayan verdiğin umutlarla parlayan yıldızlar gibi senden gidememeyi öğrendim. Gündüz vakti ise gökyüzünde oluşan o mavilikte isteyipte sana ulaşamamayı , dokunmadan da uzaktan bakarak seni sevmeyi öğrendim ve küçük bir kız pembe rengini nasıl heryerde görmek istiyorsa nasıl ona olan sevgisini ruhunda barındırıyorsa öyle kalbimde barındırdım seni. Kırmızıydın sen. Kırmızı gibi tutkulu sevmeyi , ateşin içinde yana yana sana bağlı kalmayı öğrendim. Doğanın bize verdiği en büyük nimet olan yeşil gibiydin. Her görüşüm yeni bir umut her bakışın tutsaklığımın son buluşuydu. Elini her tutuşumda sarı misali güneş gibi içimi ısıtışını öğrendim. En çokta beni siyah gibi bilinmezliğe bırakışını, hüzüne boğuşunu ve de sende kayboluşu öğrendim.