"İnsan karanlığın kurbanı olduktan sonra karanlıktan kaçması imkansızdır. Bazen karanlıkta yürürken dizlerimiz kanar, bazen ise karanlığın içinde kaybolmuş benliğimizi buluruz," dedi. Sesi bir çelik kadar sert olsada biliyordum ki aslında o sertliğin ardında hep bir merhamet vardı.
"Bu savaş bitmeyecek demi?" diye sordum.
"Karanlığın hüküm sürdüğü bir Dünya' da barış sağlanamaz."
"O halde barışı getirelim, yoksa her şey yok olacak," dedim.
"Barışın gelmesi için karanlığın son bulması gerekir. O yüzden ölümler giderek artacak."
Haklıydı karanlığın hüküm sürdüğü bir dünya da, çocukların ve kadınların öldürüldüğü bir DÜNYA' da adalet sağlanamazdı. O yüzden zincirleri kırıp karanlığın sonu olmak zorundaydık. Yoksa çok fazla masum insanın canı yanacaktı. ERAKLYAN bu Dünya'nın üzerinde yeni bir güneş olmak zorundaydı, yoksa tarih sadece karanlığın ebediyet sürdüğü bir anı kazıyacaktı.