"Kendini sevmeyen birini nasıl her şeyin yapabilirsin?" Gözyaşlarım artarken devam ettim. "Saçlarını sevmeyen bir kadının saçlarını nasıl sevip, okşayabilirsin?" Yağmurun hızı gittikçe artarken saçlarım yüzüme yapışmıştı. Hava buz gibiydi. Ama sesim havadan daha fazla soğuktu. Ben farkına varamadan büyük adımlarla yanıma gelip beni kendine çekti. Artık aramazda bir karış vardı sadece. Elleri belimi buldu. Beni sımsıkı sardı. "Kendini sevemeyen kadını en çok ben severim, o kadar çok severim ki başka kimsenin sevgisine ihtiyacı kalmaz." Elleri bu sefer yüzümü bulduğunda gözyaşlarını sildi, saçlarımı suratımdan çekti. "Saçlarını sevmeyen bir kadının saçlarını en çok ben severim, okşarım. Kimsenin şefkat göstermesine gerek kalmaz." Elleri yüzümdeki saçları çektiğinde bir saç tutamını alıp öptü. Saçlarımı sevdi dakikalarca. İlk defa bu kadar güzel olduğunu düşündüm saçlarımın Kalbimi hızlandıran cümleyi söylemeden önce gülümsedi. Hava buz gibiydi. Ama onun gülüşü sıcacıktı. "Yani sarı karanfil, benden kaçışın yok."Todos los derechos reservados
1 parte