Sinirle duvara vurduğu eline bakarken benim bile canım acımıştı. Onu çok kez görmüştüm ama bugün, bambaşkaydı. İlk kez ondan, yapacaklarından korkuyordum.
"Sen bu kıza ne yaşattın lan? Bu kız gözlerime bakarken korkuyor. Kaçıyor benden, gelemiyor bana. Ne yaşattın lan bu kıza!"
"Hiçbir şey!" Bu sefer duvara vurmak yerine yumruğu ona geçirdiğinde istemsizce çığlık atmıştım. Gözyaşlarım yüzünden ortalığı göremezken bir tane daha vurup yere düşürdüğü adama bağırmaya devam etti:
"Sana ahdim olsun bu kız iyi olacak. Benimle ya da bensiz. Bu kız var ya, korkmayacak. Yaraları geçecek, kabukları düşecek. Kocaman gülecek, sen de def olup gideceksin! Anladın mı?!" Yerde yatan adam hiçbir şey olmamış gibi bana baktığında korku ile arkasına sığındım.
Beni korurdu. Daha önce de yapmıştı. Her şeye rağmen, ne zaman ona sığınsam beni kabul etmişti. Her şeye rağmen. Koca kalbi olan o adam, fark etmeden tüm yaralarıma merhem olmaya başlamıştı.
Sığındığım beden vatan gibiydi. Korunaklı, güvenli topraktı. İçimde filizlenen tohumlar köklerini toprakta sağlamlaştırdı. Ben, büyütmeye başladım onları. Baştan sonra güven kokan bu adamın sevdasını içimde özene bezene büyütmeye karar verdim.
O bu ceylanın yarası değil merhemiydi. O, vurulup düşen bu ceylanın avcısı değil şifacısıydı.
...
Başlangıç tarihi: 12.02.2024
Kapak: bikudusgecesi
''Yıllardır beni görmeni bekliyorum.''
Bir eli çıplak sırtımdayken diğer eli bacağımı okşuyordu. Sıcak nefesi dudaklarıma vururken ifadesiz kalmak benim için çok zordu. İçimden yükselen duygularla ona teslim olmak istiyordum.
''Her zaman bir adım arkandaydım. Sadece bir kere... kafanı çevirseydin beni görürdün, Aden.''
Sesindeki muhtaçlık ona hiç yakışmıyordu. Herkes onun gücünden ve ne kadar yenilmez olduğundan bahsederken onun tek istediği bendim. Hem de yıllardır...
Hislerini bilmediğimi ve onu görmediğimi düşünüyordu. Ne kadar yanıldığını ah bir bilse!
''Kokunu özledim.''
Kafası boynuma sokulurken bedenim istemsiz olarak titredi. Ben... daha önce bu hislerle hiç kuşatılmamıştım. Bedenim benden bağımsız hareket ediyordu.
''Devrim...''
Anında işaret parmağıyla dudaklarımın üzerini örttü. ''Şhhh,''
''Bugün benim sıram, Aden Özkan.''
Hem aklımı başımdan alıyor hem de konuşmama izin vermiyordu.
''Seni her gördüğümde yapmak istediğim ilk şey buydu.''
Sırtımdaki elini sıkılaştırırken bacağımdaki elini daireler çizerek belime çıkardı.
''Seni böyle kollarımın arasında sarmak istiyordum.''
Fısıldayarak, ''Sonsuza kadar.'' dedi.
''Devrim, ben...''
''Bir kez daha sözümü kesersen Aden, seni susturma yöntemim dudaklarım olacak.''
Ne!?
Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Kollarının sıcaklığıyla mayışan bedenim gerginleşti.
''Buna daha fazla dayanamıyorum. Sensizlik... beni mahvediyor.''
Sözleriyle darmadağın olmuş bir haldeydim. Onun olmak istiyordum.
Bunu yapamazdım çünkü bizim ailelerimiz düşmandı!
Devrim ne düşündüğümü anlamış olacak ki, ''Siktiğimin düşmanlığı umurumda bile değil, Aden.'' dedi.
Oturduğum masaya heybetli bedeniyle yaklaştı.
''Ben Devrim Soypak, seni kendime alacağım.''
''Öyle ya da böyle!''
''Hazırlan Aden, çok yakında gelinim olacaksın.''