Elf krallığı, yüz yıllardır barış içinde var olmuştu. Ancak, gökyüzünden inen karanlık bir tehdit, halkını sarsmıştı. Ariesta, genç bir elf kadını, bu tehlikeye karşı durmak üzere seçilmiş ilk savaşçıydı.
Ariesta'nın kaderi, efsanevi bir kılıç ve elfin geleneksel yetenekleriyle birleşti. Genç savaşçı, geçmişin izlerini takip ederek, kaybolmuş sırları gün yüzüne çıkarmak için yola çıktı. Bu yolculuk, Ariesta'nın içindeki güçleri ve cesareti keşfetmeye başlaması anlamına geliyordu.
İlk Elf Savaşçısı'nın hikayesi, Ariesta'nın krallığını kurtarma görevindeki yüreklilik ve azmi üzerine odaklanıyordu. Ariesta, hem kendi içsel savaşını verirken hem de elf krallığını aydınlatan ilk ışık olma çabasına girişiyordu.
En son okuduğum roman berbat olmasına rağmen kötü karakteri Alden, mükemmel bir karakterdi.
Ana kadın karakter Juliet ise biraz klasik olsa da fena değildi.
Ben ise bu ikisini shipliyorum çünkü çok yakışıyorlar.
Bence evlenmelilerdi!
Ama yazarın planlarının bambaşka olacağını nereden bilebilirdim.
Alden'i öldürdü ve Juliet'i ise onu haketmeyen birisiyle evlendirdi.
Benim ise çaresizlikle yaptığım tek bir şey vardı.
Her gün Tanrı'ya, okuduğum romana girmek gibi saçma bir dua ederken bunun gerçekleşeceğini bilmiyordum.
Tanrı imkansız gözüken dualarımı duymaktan bıktığı için beni istediğim evrene gönderdi.
Melek Hanım'ın da yardımıyla okuduğum kitabın evrenindeydim.
Şimdi ise yapmam gereken tek şey Alden'in Juliet'i tavlamasına yardımcı olmak!
Ama bunları planlarken hesaba katmadığım tek bir şey vardı.
O da Alden'in bana aşık olmaya başlamasıydı.