Normallerin dışında bir aile kurgusu... İskoçya'dan Türkiye'ye uzanan bir hikaye. Ardından Gordania'yı kolundan çekip tezgahkara gösterdi. "Bak gözel abem. Bu kız taa İskoçyalardan gevur memleketlerden geldi. Dedi bana Buğra benim canım çilek çekeyyo bana çilek alacan mı? Dedim almam mı? Sana dedim kurban olsun çilek yatadana kurban olduğum." Sonra Alp'in kolundan çekiştirdi. İkisinin ortasında Buğra vardı. "Aha bak bu da nişanlısı kızı bir üzmüş bir üzmüş. Gönlünü almek için geliverdik buraya. Bir kapandı ayağıma bir kapandı sorma. En gözel çileğe alakta barışsın benlen hurma tanem diyiverdi de buraya gettim onları. Senden başka gözel çilek saten bulamadım burda." Alp ve Gordania şok ile tezgahkar ise memnun bir ifadeyle bakıyordu. "Bulaman tabi. Rahmetli anamın ata tohumlariylen eki verdim ben bunları. Güvercin boku serpiştirdim gübre diye. Tabi güzel olacak." "Ya ya. Nası gözel abem." Buğra tezgahkarın yaklaşmasını istedi ve kulağına eğildi. Fısıldayarak konuştu ama Alp ve Gordania onu duydu. "Bi de biliyonmu gözel abim bu oğlan çok fakir bak şu ayağında ki çarığa taşlı maşlı erkek adam giyer mi bunu. Napsın süt oğlan mecburiyet.... çöpten buluverdi de giyiverdi... Nasıl sevindi bir göreydin. Gel sen şunu yap 15 kayme. Tüm gönüller mutlu olsun." Tezgahkarda onun kulağına fısıldadı. Acıyıvermişti çocuğa, içi kıyılmıştı resmen. "Çok mu fakir?"