Kayla bir an da kendini karakolda, biyolojik ailesinin ölümünden suçlanırken bulur. Ailesinden ayrı kalması, ailesinin kendisine düşman olması onu suçlu olduğunu mu gösterirdi. Bu kadar cani olabileceğini nasıl düşünülebilirlerdi ki. Karıncaya zarar verdiği zaman oturup ağlayan kızdı Kayla. Bunu nasıl düşünebilirlerdi. Üstelik ailesi kendisini ne kadar sevmese de bu kadarını ailesine yapabileceğini hiç aklından geçirmemişti bile. Kim yapmıştı, ailesini kim katletmişti?
Hüngür hüngür ağlamaktan, düşünmekten alamıyordu kendisini. Herkez birşeyler soruyordu ama verebilecek cevabı bulamıyordu kendisinde. Anlatsa anlamayacaklardı. Sadece Meriç'in gelip her zamanki gibi iyi olucağını, kendisini burdan alıp götürmesini istiyordu.
Altı yol savaşcısı arkadaşının katil olamayacağını kanıtlayabileceklermiydi. Kaylayı bu durumdan söküp alabileceklermiydi.
Kayla için pes etmeden diş tırnak, kan ter içinde mücadele verebileceklermiydi. Pes etmeden, yılmadan savaşacaklarmıydı. Kendi dikenlerini ayıklayabileceklermiydi?
Altı yol savaşcısının hikayesi...
Birbirlerine kan kardeşliğiyle kenetlenmiş bir yedi arkadaşın hikayesi.
Bu onların mücadelesi, Kayla 'nın masumluk savaşı , Meriç' in aşk savaşının hikayesi.
Peki size sormak istiyorum. Bu hikayede masum olmayan kim?
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.