Kayla bir an da kendini karakolda, biyolojik ailesinin ölümünden suçlanırken bulur. Ailesinden ayrı kalması, ailesinin kendisine düşman olması onu suçlu olduğunu mu gösterirdi. Bu kadar cani olabileceğini nasıl düşünülebilirlerdi ki. Karıncaya zarar verdiği zaman oturup ağlayan kızdı Kayla. Bunu nasıl düşünebilirlerdi. Üstelik ailesi kendisini ne kadar sevmese de bu kadarını ailesine yapabileceğini hiç aklından geçirmemişti bile. Kim yapmıştı, ailesini kim katletmişti?
Hüngür hüngür ağlamaktan, düşünmekten alamıyordu kendisini. Herkez birşeyler soruyordu ama verebilecek cevabı bulamıyordu kendisinde. Anlatsa anlamayacaklardı. Sadece Meriç'in gelip her zamanki gibi iyi olucağını, kendisini burdan alıp götürmesini istiyordu.
Altı yol savaşcısı arkadaşının katil olamayacağını kanıtlayabileceklermiydi. Kaylayı bu durumdan söküp alabileceklermiydi.
Kayla için pes etmeden diş tırnak, kan ter içinde mücadele verebileceklermiydi. Pes etmeden, yılmadan savaşacaklarmıydı. Kendi dikenlerini ayıklayabileceklermiydi?
Altı yol savaşcısının hikayesi...
Birbirlerine kan kardeşliğiyle kenetlenmiş bir yedi arkadaşın hikayesi.
Bu onların mücadelesi, Kayla 'nın masumluk savaşı , Meriç' in aşk savaşının hikayesi.
Peki size sormak istiyorum. Bu hikayede masum olmayan kim?
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."