Bıçağın keskin ucunu boynumda hissetmemle, vücudumu bir korku sarmıştı. Beni öldürecekti. "Dur," dedim. "Yapma. Benim."
Donuk olan gözlerinde bir insanlık belirtisi aradım ama yoktu. Bu adam tadığım o masum çocuk olamazdı. Hayır.
"Neden geldin?" diye bir soru döküldü dudaklarından.
"Gelmem gerekti. Çünkü... Çünkü bana ihtiyacın var."
Bıçağı boynuma daha çok bastırdı ve
"Hayır." dedi. "Benim sana ihtiyacım yok. Ben seni geçmişte bıraktım, diğer her şey gibi."
Boğazımdan aşağıya doğru bir sıcaklığın indiğini hissettim. "Senin bana ihtiyacım var." Saçlarımdan tutup kafamı, sırtımı dayadığım duvara geçirdi. Hissettiğim acı dayanılmazdı. Bir kaç saniye sonra, gözlerim kararmış ve kendimi yerde bulmuştum. Ardından onun sesini tekrar duydum. "Ama merak etme, burada ölmene izin vermeyeceğim."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."