33 parts Ongoing MatureOndan yana doğru çevirdim gövdemi, yüzümün yarısını araba koltuğuna gömdüm. Gözlerimi ovuşturdum. "Nelere?"
"Merak mı ediyorsun sahiden?" diye sordu.
Yüzümde budala bir sırıtış belirdi. Sinirim çok bozuktu. Genzi tıkalı, uykulu sesimle, sorduğu sorudan bağımsız bir şeyler söyledim: "Biliyor musun? Şu an çok yorgunum. Olmasaydım... paranoyaklık etmeye gücüm olsaydı, şu çikolatayı camdan dışarı fırlatırdım. Ve... Beni ne korkutuyor biliyor musun Arın? Neden kendimi öldürmeyi istiyorum biliyor musun? Çünkü... Çayı, belki de, hayır, belki diyemeyecek kadar kesin bakıyorum buna, senin yüzüne sıçratırdım bu denli yorgun olmasaydım. Kaynayan çayı, yüzüne sıçratırdım. Kendimi haklı olmasam da sonuna kadar savunurdum da."
Bir dakikadan uzunca bir süre, sessiz kaldı. Kaşları hafifçe çatık, düşünüyordu. En sonunda, "Rahat ol, yapamazsın." Dedi.
...
Kırkayaklar kafamın içinde dolanıyor.
... Zencefil çayını elime aldım. Büyükçe bir yudum içtim. "Bu beni niye açmıyor?" "Sen de biraz kafa yapıyor belli ki."
Huysuzca, dudaklarımı büzdüm. "Kötü adam." Diye homurdandım ağzımın içinde. "Senin daha sevimli olman gerekiyordu-" diye gevelemeye devam ettiğim sırada, bardağı Arın'ın yüzüne doğru getirmeye başladım. "İç iç iç!" derken bardağı dudaklarına dayadım.
Kalan çayı tek dikişte bitirmeye zorunda bırakılmasının yanı sıra, "Ağzı delik, ağzı delik herif!" diye söylendim. Bıraktığımda, hafif kızgın bir yüzle bana baktı.
Sol elimle, çenesini kavrayıp yüzünü kendime çevirip yaklaştırdım. Sağ elimle ağzının kenarını sildim. Kaskatı kesildi. Elimi, onun kolunun gömleğine sildim sonra da.
"Tabakta bıraktığımız her kırıntı, içeceğimizde bıraktığımız her damla, cehennemde önümüze bir bulamaç halinde konulacak. Bunu bilmiyor musun?"
Beni dinlemiyordu. Kopmuştu ortamdan nedense. Arabayı yavaşlatıp, ışık