İzel Ege Turan'ın hayatı bir peri masalı ya da korku dolu bir hikâyeden oluşmuyordu. Hayatı bazen siyah bazen beyaz... Ama genellikle griden oluşuyordu. Eskiden bütün günlerini okul ve ev arasında geçirirken, şu an tüm gününü okul, yurt ve "Sen benim adlandıramadığım bir şeysin. Ne bileyim ya, en kavurucu güneşin karşısında bile eriyip yok olmayan bir kar tanesi gibi bir şeysin." diye adlandırdığı adama harcıyordu.
Onunla ilk tanıştığı anda hayatının değişeceğini ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordu.
Ve İzel Ege Turan'ın hayatında artık kırmızı da barınıyordu...
"O, yaralı bir adam hem de çok. Ben ise ne yapacağını bilmeyen ama onun yaralarını sarmak saklamak isteyen bir yara bandı.
Uhm. Merhaba, nasıl heyecanlıyım sizlere anlatamam.
Beni bu yolda yalnız bırakmazsanız gerçekten çok iyi hissederim.
Sizi seviyorum.