Ne yaram geçerdi, ne acım dinerdi. Öylesine bir boşlukta avareydim. Yılların eskitemediği acılarım vardı, kabuk bağlayamayan yaralarım. İzlerim vardı asla geçmeyen. Bir kanser sardı bedenimi. Ölümün gerçekliği, yasım, kayıplarım çevreledi etrafımı. Bu da geçer dedikleri hiçbir şey geçmedi. Hala ilk gün ki taze. Mezarının toprağı hala çökmedi, ama kokusu uçtu gitti. Ellerimin değdiği toprak, okuduğum mezar taşı, akıttığım gözyaşları, okuduğum dualar, ettiğim yakarışlar; hala ilk gün ki gibi. Kabullenmek ne zordu; dillendirmek, insanın kendine bir şeyleri anlatabilmesi ne zordu. Oysa ölüm oradaydı işte. Baş ucumuzda, yazılmış defterimizde. Biliyorduk ama bilmek mi istemiyorduk yoksa kabullenmek mi? Yada yakıştıramıyor muyduk acaba? Ben ölümü ona hiç yakıştıramadım. Öldüğünü hiç kabullenmedim.
3 parts