Diyako 5 parçaya bölünmüş, darmadağın edilmiş Mahinya halkı ve topraklarını bir araya getirecekti. Bekleyiş çok uzun sürdü, halk yoruldu. Çünkü: dilleri yasaklandı, Veliahtlar gizliden açığa katledildi. Yasaklanan dil, yasaklanan inanç, yasaklanan kültürleri, yasaklanan bir halk, zorlan dayatılan bir kültür, inanç en önemlisi de dil, kanları aktıkça aktı, asimilasyon artıkça arttı. Bu tükenmişlik ve korkaklık karşısın da Mahinya imparatorlarının kemikleri sızlıyordu Mezarlarında. Halk bu defa umudunu yitirmişti, Diyako gelene kadar sessizce büründüler. Oysa her savaşta Aslan gibiydiler. Bu sefer öncekiler gibi olmadı, umutlarını inançlarını kaybettiler, inandıkları ne varsa bir kenara itip, boyun eğmeyi kabullendiler. Oysa içlerinde bir öfke vardı, umutları da olsaydı tam olacaktı. Zalimlerin bilmedikleri bir şey vardı, çakalların krallığı ASLAN uyanana kadardır. Aslan uyanmak üzereydi ve çakal bundan habersiz Zafer sarhoşluğu yaşıyorlardı.
Zalime kök söktürmeye O geliyor!
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.