Kafamı çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. "Bu da kim?" Sorumla kafası karışan Şirin yavaşça söylediğim yöne döndü."Bu adam İngiltere Kraliyeti'nden geldi.Kralmış.Bilirsin ya orası hâlâ monarşi ile yönetiliyor." Burası kurtlar sofrasına dönmüşken bir tek İngiltere kralımız eksikti.Neredeyse tüm ülkelerin cumhurbaşkanları,kralları veya her ne ile yönetiliyorlarsa ona göre yönetimde ki insan bu davete gelmişti.Türkiye halkından ise nadir insanlar buradaydı.Benim babam Cumhurbaşkanı yardımcısıydı.Şirin'in babası da öyleydi.Yoksa bizi hayatta almazlardı bu toplantıya.Toplantı dediğime de bakmayın herkes ayrı masada istediği insanla oturuyordu.Henüz Cumhurbaşkanımız konuşma yapmak için çıkmamıştı.Mevzular derindi.Bu akşam ya herkes anlaşacak ya da herkes birbirine sıkı düşman olacaktı. İngiltere kralına tekrar çaktırmadan baktığımda gözlerinin hâlâ üzerimde olduğunu fark ettim.Beni resmen süzüyordu.Meydan okuyan bakışlarımı iyice ona çevirdim ve ben de gözlerimi kaçırmadım.Bakalım ne kadar dayanacaktık. Dudaklarını oynatarak "je gagnerai le jeu" demişti.(oyunu kazanacağım) İngilizce konuşmasını beklerdim fakat Fransızca konuşmuştu.Bir zamanlar bir kazadan dolayı duyma yetimi kaybettiğimde dudak okumayı öğrenmiştim.Az buçuk dillerden anlıyordum. Ona karşılık ben de "nous verrons" dedim.(göreceğiz) Kimin kazanacağını görecektik..