Gördüğüm iki çift göze kitlenmem kısa sürmedi. Gri gözleri doğrudan kalbimi hedef alıyor gibi yavaş yavaş kalbimde bir enerji hissediyordum. Canımı yakan şey gözlerinden ziyade başka bir şeydi sanki. Öyle hırsla, öyle nefretle bakıyordu ki. Gözleri bir sıcak okyanus gibiydi, ben içinde yanıyordum. Kaynar bir suda boğulmak değildi, her hücrene, her duyguna kadar cayır cayır yanmaktı. Gözleri bir ölümü anlatıyordu, benim tabutum onun grilerine gömülmüş gibiydi. Kalbimdeki basınç artarken daha fazla dayanamayıp elimi kalbimin üstüne götürdüm. Yüzümü sabit tutmak için uğraştığım savaş sonunda sona ermiş gibiydi. Kalbimde çok büyük bir ağrı vardı. Hayır, bu asla hoşlantı gibi değildi. Ne olduğunu anlamıyordum. Grileri ruhumu ele geçirmek istiyordu; başarısız olmak önce beni, sonra onu alevlendiriyordu. * Eğer ihanetin bir simgesi olsaydı, bu kitap olurdu. Ruhunuzun ortadan ikiye ayrılıp, bir tarafınızın sizi terk ettiğini düşünün. Elinizde ki yarımlıklarla devam etmeye çalışırken birinin sizden onu koparmaya çalıştığını düşünün. Zemheri için de durum böyle. Yaşadığı olaylar onu bırakırken bir anda gelen o kişi Zemher'nin her şeyini istiyordu. Başta ruhunu, ruhu onun ruhuna karışsın diye uğraşıyordu. Peki Zemheri vermek istemezse, bu durumda Aziz ne yapar? (Geçmiş hayat ve fantastik içerir.)
6 parts