Tüm hayatını prensinin kâhyası olarak geçirmeye hazırdır Lucine Devereux, bu halinden de gayet memnundur. Yetenekli, içine kapanık, bilge bir hizmetçi olarak her daim Prens Durand'ın mutluluğuna değer vermiş, onun tebessümünü evrenin en güzel manzarası olarak nitelendirmiştir.
Ama prensine dair olan tüm bu hayalleri ve beraber geçirecekleri sonsuz arkadaşlıkları, prensin bir kararıyla mahvolur. Ülkesinin geleceği için bir prensesle evlenmesi gerektiğine karar veren Durand, hedefi doğrultusunda ilerlerken Lucine hayatının aşkının ellerinden kayıp gitmesini kabullenmekte tahmin ettiğinden de fazla zorlanacak.
Gücün acımasızlığı, sorumluluğun ağırlığı... Lucine o haliyle Durand'ı düşünmüştü. Bu evrende onun gibi biri bir kez daha asla olmayacaktı.
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....