☆ ' "Biz onlar gibi değildik. Biz beraberken... Bütün zaman dilimleri yavaşlar, belki de yok olurdu. İnsanların yanında duygusuz, acımasız, psikopat gibi davranırdık ama birbirimizin yanında... İçimizde, en en derin kuytularımıza özenle sakladığımız duyguları çıkarır, birbirimize sunardık. Herkesin bize korkuyla bakmasını sağlardık ama birbirimize bakarken kendi korkularımızı görürdük. Çünkü... Çünkü biz birbirimizin korkusuyduk. O gözlerinde, okyanusun en derinlerinde unutulmuş ve çürümüş gemilere, kayıklara, insan kemiklerine sahiplik yapıyordu. Ben ölmüş ama hâlâ parlayan bir yıldızın, unutulmuş anıların üstüne sinen toz tanelerinin, siyahın içinde doğup beyaz olmak isteyen ve en sonunda kendi rengini oluşturan gri gözlerimle onun unutulmuş okyanusuna fırtına oluyordum... Yani uzun lafın kısası eski dostum... Bizi yazan yazarlarımız çok özenliydi, her şeyi tane tane yazıp bizi oluşturdu. Sonra bir gün oldu, yazarımız öldü. Böylece biz unutulmuş, çürümüş, tozlanmış bir hikaye olmuştuk. Bizim sonumuzda böylece yazılmamıştı. Bizde kendimizi sonsuzluğa hapsetmiştik. Biz başı olan, sonu olmayan bir sonsuzluktuk."
15 parts