Eunji'nin hafızası, yıllar önce terketmek zorunda kaldığı topraklarından uzaklara savrulmuştu. Onun hikayesi, gökyüzüne bırakılan bir dilek gibiydi; bilinmeyen bir gelecek ve kaybolmuş bir kimlik. Ancak kader, onu gerçek kimliğiyle buluşturmak için çalışıyordu.
Jongho ise müziğin büyülü dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiş bir yıldızdı. Kalbindeki notaları, dünyaya armağan ediyordu. Ancak, başarı ve ün ona gerçek aşkın ne demek olduğunu öğretecek kadar derinleşmemişti.
Bir gün, Kore'nin kalbinde, Eunji ve Jongho'nun yolları tesadüfen kesişti. Onun gözleri, yıldızlar kadar parlak, onun kalbi ise kaybolmuş bir şarkı gibi ritim tutmaya başladı. Eunji, geçmişinin izlerini taşıyan bir yabancıydı, ancak Jongho'nun müziği, onun kaybolan melodisini yeniden bulmasına yardımcı oldu.
Birbirlerine düşmüş bu iki ruh, unutulmuş bir aşkın notalarını yeniden çalıyordu. Birlikte, yitirilmiş yılların acısını hafifletiyor, geçmişin izlerini silmeye çalışıyorlardı. Ancak, bu tutkulu hikaye, sadece müziğin duygu yüklü notalarında değil, aynı zamanda yüreklerinin derinliklerinde de çalmaya devam ediyordu.
Eunji ve Jongho'nun kesişen dünyalarında, geçmişin yaraları iyileşmeye, kaybolan aşklar ise bulmaya başlamıştı. İki ayrı hikaye, tek bir melodide birleşerek, birbirlerine umut ve sevgiyle dokunuyorlardı. Çünkü belki de gerçek aşk, geçmişin hatıralarını silip yerine yeni bir beste yazabilme cesaretinde yatıyordu.