Koridor Penceresi
  • مقروء 1,609
  • صوت 187
  • أجزاء 19
  • مقروء 1,609
  • صوت 187
  • أجزاء 19
إكمال، تم نشرها في ينا ٢٦, ٢٠٢٤
O günü unutamam. Sabaha kadar ağladığım o günü. Kimsenin beni görmediği o günü. Kimsenin beni anlamadığı o günü.
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف Koridor Penceresi إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
#207hatalar
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
Ruhumdaki Parmak İzleri بقلم sadeceben46
38 جزء undefined أجزاء إكمال
Biliyorum ki hepimizin acıları, kederleri, yaşanmışlıkları, travmaları ve etkilendiği şeyler var. Küçük yaşta olan şeyler bizim geleceğimizi şekillendirir. Nereden mi biliyorum? Çünkü ben o kızım. Hani daima kilosuyla dalga geçilen hiçbir zaman tamamen güzel hissedemeyen, ve aşağılanan. Tanıdık geldi mi? Biz insanlar anlaşılmak isteriz. Birşeyleri anlatmadan anlaşılmak. İnanıyorum ki bu kitapta kendinizi bulacaksınız. Aşırı kilolu olmayabilirsiniz. Harika bir hayatınız olabilir. Önemi yok. Neden mi? çünkü hiçbir insan asla tamamen mutlu değildir. İllaki birşeyler vardır. Küçüklü büyüklü. İllaki. Mükemmel hayat diye birşey yok. Mükemmel gördüğünüz hayat diye birşey var. Ben buraya ruhumdan geriye kalanları yazdım. Umuyorum ki sizde ruhunuzdan geri kalanları buraya ekleyecek ve güzel tertemiz bir ruh ortaya çıkaracağız. O zaman birazda kitabın konusundan bahsedelim : Küçüklüğünden beri kilosundan dolayı dalga konusu olan Ahu annesiyle olan yalnız hayatına Kamer'in girmesiyle değişmeye başlar. Bununla birlikte müziğe olan tutkusuda eş zamanlı olarak ortaya çıkacak. Kamer onu nasıl etkileyecek? İyi ve kötü hangi normlara bağlı? Size iyi ve kötüyü sorgulatacak bu hikayede kendinizi bulmanız dileğiyle... Not: Okuduğunuz her bölüm için yorum yaparsanız çok mutlu olurum :)
AKLIMDA | lades ' yarı texting | tamamlandı بقلم shkazzy
30 جزء undefined أجزاء إكمال
Üzerindeki sırılsıklam kıyafetlerinden akan damlalar parkeyi ıslatırken, "Pes et artık, Belde!" dedi sinirle burun kemerini sıkarak. Forması üzerine yapışmıştı, sıkıca kenetlediği çenesinden üşüdüğünü gayet iyi anlayabiliyordum ama her zamanki gibi inat ederek, bunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Elindeki, giymek için aldığı ama bana laf yetiştirmekten giymeyi unuttuğu kot ceketi ıslak olmayan tek şeydi ve biraz daha burada böyle dikilmeye devam ederse hem onu da ıslatıp, hem de hasta olacaktı. Kollarımı göğsümde birleştirip "Pes etmek mi?" dedim alayla. "Ben bu oyun için tavuk kemiğine dokundum be!" Gözlerini devirdi. "Evet, iki yıl önce." Omuzlarımı silktim. "Yine de dokundum o iğrenç şeye," dedim geri adım atmadan. "Hem çok istiyorsan sen pes et." "Asla," dediğinde, başımı sallayıp "Ben de öyle düşünmüştüm," diye mırıldandım. Önümdeki titreyen bedenine bakarken daha fazla dayanamadım. Nefesimi dışarı bırakıp yenilmişlikle yanına yaklaşmaya başladığımda, kaşlarını çatmış, adımlarımı takip ederek ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Tam önünde durduğumda başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım ve kısık bir sesle "Aklımda," diye mırıldanarak ısrarla üzerine giymediği ceketini aşağıdaki parmaklarının arasından çekip aldım. İki yanındaki kollarından birini kavradığımda, soğuktan buz kesen bedeninin kasıldığını anbean hissetmiştim. Umursamadan, "Giy şunu," diye mırıldandım ve sağ kolunu kaldırarak ceketin aynı taraftaki kolundan geçirmeye çalıştım. Ne yapmak üzere olduğumu anladığında, tam dibimdeki bedeninin titrediğini tüm hücrelerimle hissettim. Soğuktan olmadığına yemin edebilirdim. | Kısa hikaye