Bataklıkta açmaya zorlanan bir orkide kadar masumdu aslında, Nilende.
Tek suçu, aşık olmaktı.
Hayır, suç muydu bu? Değildi.
Nilende'nin bir suçu yoktu. Çocukluğundan beri nezaket kuralları altında baskı ile büyütülüp bir kurt sürünün içine yem diye atılmıştı.
Hayatı boyunca çok şey ile karşılaşmış denemezdi fakat insan olmayı biliyordu. Nefes almak insan olmak değildi, düşünmek insan olmak değildi.
Nilende biliyor ve susuyordu. Çünkü bataklık onu çekerken onun konuşmaya ihtiyacı değil, kurtulmaya ihtiyacı vardı..
"sevgili bay kahve göz, seni seviyorum. Benden nefret etsen bile seni sevmeye devam edeceğim "
Çok farklı iki hayat.
Çok farklı iki insan.
Ve çok farklı yaşanmışlıklar.
Onları bir araya getiren bir KURUL.
Gece ile gündüz gibi birbirine uzak ama bir o kadar da diğerinin yarısı.
Sosyal medya fenomeni olan İzel ÇİL, onun için sıradan bir iş olan bir reklam çekimine gideceğine düşünürken aslında çoktan beyazlığına ufacık bir siyahlık sıçramıştı.
Tekstil fabrikaları ile meşhur bir iş adamı Çağrı ÖZTEKİN, yeni koleksiyonu için bir reklam filmine onay verirken siyahının içindeki beyaz ışığa doğru yürümeye başlamıştı bile.
"Beni koruman için yakınımda olman falan gerekmiyor. Hayatımda olduğun için bu kadar tehlikedeyim zaten!"