Ben Meva Soysal, soyum bu ülkenin yönetimini uzun yıllar sürdürdü. En güçlü olan, en çok konuşulan soydan geliyorum. İnsanlar, güçlü insanlar hakkında konuşmayı severdi. Güçlü insanların tahttan düştüğü anı izlemek isterlerdi. Tahttan düşmek ise güçlünün ölümü olurdu.
Babam gün geçtikçe yozlaşmış, hislerini kaybetmiş bir halkı kendince en doğru şekilde yönetmeye çalışıyordu. Kendisinin de halktan çok farklı olduğu söylenemezdi. Hissiz biriydi. Belki de hislerini kaybetmek zorunda kalmıştı. Acıya, yoksulluğa, vicdansızlığa ve adaletsizliğe kör haldeydi. İnsanların soyadları onların suçlarını örtmeye yeter hale gelmişti. Güçlü olan güçsüzü ezmiş ama kimse buna karşı gelememişti. Benden umudu olan insanlar varken benim bitmemi isteyenler çoğunluktaydı.
Yüzümü çoğu kişi tanımazdı ama adımı duyarlardı. Soyadım her zaman benim önüme geçmişti.
''Baray Arslan benim kocam olacak.'' dememle adamlar inanılmaz bir hızda Baray'ı çözmeye başlamışlardı. Baray şaşkınlıktan yukarı kaldırdığı kaşları ve aralık ağzıyla bana bakıyordu. ''Sen ne yaptın?'' sert sesi boş depoda yankılanmıştı. Babamın evlendireceği herhangi biri yerine onu seçmiştim. Benim gücüme sahip olmak için seviyormuş gibi davranan bir kocaya katlanmak istemiyordum. Yalanların tatlılığına inanmak yerine gerçeklerle uğraşmak istiyordum. Biraz da kaos istiyordum tabii...