"Bir tohum, ilk toprağa diktiler. Suyunu vermediler, güneşini esirgediler, havasız bıraktılar, boğdular onu. O tohum vazgeçmedi, filizlendi. İnsanlığa inat, ona zarar verenlere inat büyüdü. Dimdik duran bir papatya oldu, sonra biri geldi, güneşi, suyu, havayı o getirdi. Sanki onu soldurmak ister gibi gösterdi uzaktan, o getirdikleriyle beraber gitti. Papatya herşeye dayanmıştı ama buna dayanamadı. Kamburlaştı, rengi soldu, Solmaya başladı. Papatyanın soluşu yakındı, ama kimse bilmezdi bu kadar yakın olduğunu. O papatya soldu, buna " Papatya Soluşu" dediler."