Terk edilen bir ev düşünün, işte o benim. Ezip geçilen bir gurur düşünün, işte o benim. Gökyüzünde havada asılı kalmış bir sis düşünün, işte o benim... Ben bu dünyada yaşadığım ilk günden beri sevilmedim. Ne annem sevdi beni ne babam zaten başka kimse de sevemedi. En son birinin beni sevdiğini düşündüm, onun şerini merhamet sandım. Ta ki... Ta ki o da beni terk edene kadar... Peki bu terk ediş beni kurtaracak mıydı? Ben farkında olmadan Geçmişimin İzleri benim peşime çoktan düşmüştü. Peki ya o izlerden kurtulayım derken o geçmişe maruz kalırsam?..
~~~~~~~~~
Sokak ortasında sallana sallana yürüyordu. Bir ara arabanın çarpmasından kıl payı kurtulmuştu. Fakat bu pek de umrunda değil gibiydi.
"Söz konusu aşk buu!! Farklı bi telaş buu!!" diye haykırıyordu adeta şarkıyı. Çevrede gece olmasının katkısı ile çok fazla kimse yoktu. Görenler de ordan kaçarak uzaklaşıyordu.
"Bence bi savaş b-"deyip yere düşmesi bir oldu. Canı acımıştı genç kızın. Ama ayağa da kalkmadı. Orda, yolun ortasında oturup hüngür hüngür ağladı, canının acısı böyle geçecek gibi. Geçmeyeceğini o da biliyordu ama elinden başka bir şey gelmiyordu.
Öyle bir ağlıyordu ki karşısındaki gölgeyi farketmedi bile. Kendisine uzanan eli farketmesi çok zaman almadı. Bakışları yavaş yavaş yüzüne tırmandı. Karşısındaki 1.80 boylarında, kumral mı esmer mi olduğu bellisiz, kirli sakallı bir adam takım elbisesiyle ona elini uzatıyordu. Afallamış bir şekilde adama baktı.
"İyi misiniz? Çok iyi görünmüyorsunuz." demişti adam endişeyle.
"Yok ya! İyiyim nolacak!" dedi ağzını yaya yaya.
Çok geçmeden zar zor tek başına ayağa kalktı. Ve şarkıyı mırıldanarak değilde tam aksine bağıra bağıra söylemeye başladı.
"Söz konusu aşk buu. Farklı bir telaş buu! Bence bi-" demeye kalmadan dengesiz bir şekilde adamın kollarına düştü.
"Oha gözlerin ço