15 parts Ongoing "Yine emirlere uymadın."
Soğuk sesi, gecenin sessizliğini bıçak gibi kesti. Gözlerinde öfke yoktu. Daha beteri vardı: Hayal kırıklığı.
"Yine bir hayat kurtardım," dedi diğeri. Sırtına dayadığı kayanın soğukluğuna rağmen başını dik tutuyordu.
"Kendi hayatını hiçe sayarak."
"Sana ne benim hayatımdan?" demek istedi. Diyemedi. Onun yerine:
"Senin gibi sadece emirleri uygulamıyorum."
Kısa bir sessizlik oldu. Sonra tokat gibi gelen kelimeler:
"Senin özgürlüğün, başkalarının mezarı olabilir."
Gözlerini kaçırmadı. Dudakları acı bir gülümsemeyle kıvrıldı.
"Senin disiplinin de bir çocuğun mezarı olacak bir gün."
Olmuştuda.
Aralarında yalnızca bir adım mesafe vardı ama bu, bin kilometrelik bir suskunluk gibiydi. Aynı safta savaşıyorlardı. Aynı timin parçasıydılar. Ama farklıydılar.
Biri görev için yaşıyordu. Disiplinliydi, sertti ve asla geri adım atmazdı. Duygularını güçle bastırır, zayıflığa yer vermezdi.
Diğeri de öyleydi. Sert, soğuk ve kararlı. Kalbindeki ateşi kimse görmezdi ama o ateş, onu daha da dayanıklı kılıyordu. İnatçıydı; sınırlarını zorlar, kimseye boyun eğmezdi.
İkisinin de kendi doğrusu vardı. Ve her doğrusu, diğerinin sınırlarını zorluyordu.
Aynı bedenin iki ruhu gibiydiler. Aynı gökyüzüne bakıyordular. Ama o bedendeki kurtlar farklı yönlere yürüyordu. İkisi de kendi yolunda savaşçıydı.
Kurtun iki yüzüydüler.
Ve biri mutlaka diğerini ısıracaktı.