Eflin: Cennet ırmaklarından birinin adı. Eş, hayat arkadaşı. Can dostu.
Ferhat Efe: Sevdalı, yiğit bir delikanlı
Birbirini tamamlayan iki aşık...
~~~
"Başımıza geleceklerden haberi yok, çocukluk fotoğraflarımızın." Kısık bir sesle konuştu. Hayat dolu, hep gülen Eflin, balkondan dışarıyı seyretmeyi seven Eflin; şimdi kendini o balkondan atmak istiyordu. Ne acı...
~~~
"Onu kurtaracağımı düşünüyor." Kısık bir sesle yerdeki çakıl taşını eline aldı.
"Ama kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar?" Dedi meraklı bakışlarıyla etrafını inceledi. Soğuk havaya rağmen birkaç genç sahada basketbol oynuyordu.
"Hem beni kim kurtaracak?" Dedi sesindeki hafif kızgınlıkla.
"Kurtuluş." Diyerek dertli bir iç çekti.
"Ankara'da bir mahalle, fazlası değil." Dedi, sessizliğini kısa bir süre sonunda bozdu.
~~~
"Bana bak Ferhat!" Tehditkarca işaret parmağını salladı. Ne oluyordu, cenaze namazımı mı kılacaktık?
"Sen haklısın birtanem." Diyerek onu yatıştırmaya çalıştım. Parmağının ucunu incitmeden öptüm. Bilirsiniz sevdiğin kadını sinirlendirmek ölümden de beterdir. Hele ki bu Eflin ise.
Seni terk ederim diyen Eflin.
"Tabii ki haklıyım." Dedi gözlerini kısıp kafasını usulca çevirdi.
"Sen zaten hep haklısın ki. Biz vakit geçsin diye tartışıyoruz." Diyerek mırıldandım.
~~~
"Başroller kuzen" oldukları için başta belirtmek isterim. Akraba ilişkisine karşı olanlar lütfen kalp kırmadan kitabımı terk edin.
Ben bu cümleleri kaleme alırken "bu işin doğrusu bu" gibi bir kafayla yazmadım. Sizin de bu kafayla okumamanızı temenni ediyorum. İçimden geçenleri, günlük konuşma diliyle buraya döktüm sadece.
Saygı çerçevesi içinde yapılan tüm eleştirilere açığım.
O zamaann kalanlarla beraber ilerliyoruzz; dünyama hoş geldinizzz