Gitmemesini isteyince etraf buz kesti, insanlar sustu, dudakları morardı ve kalpleri durdu. Çünkü gitmesini istemediğim insanları en son öyle bir ortamda görmüştüm. Gitme diyemedim çünkü annem ve babama yalvararak söylememe rağmen gitmişlerdi. Ona diyemedim. Ama kal dedim. O da kalmadı zaten. Gitmesi gerek olurmuş bazı insanların, ne kadar kalmak isteseler de... Ortam birden babamın işe gittiği Ege sabahları gibi kokmuştu. Her sabah, gideceğim ama geleceğim. Büyükler bazen kalmak istese de giderler, demişti. Büyümüştük. Kelimelerin kokusu vardı bende. Gidişler duman kokardı. Yanmış plastik, teneke, araba ve orman... Kasımpatılar geliş demekti. Dönüşü olurdu belki ama birinin gelmesi ardında onlarca anıyı da getirebilirdi. Onun gelişi de öyleydi. Sarı akasyalar onunla bahçede uyuyakaldığımız geceleri anımsatırdı. Karanfil veda demekti. Toprak ve karanfil buluşmasından nefret ederdim. Çayım her zaman karanfil kokardı. Bu koku bana yaşamak zorunda bırakıldığım hayatın başlangıcıydı.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.