Geçmiş, geleceğin beklentisini sömürürcesine, ruhsuz bakışlarına işlemişti. Pişmandı. Yaptıklarından ve yapacaklarından. Herkesin korktuğu, o ruhsuz bakışlarından arınamayan Aras, namı diğer "Sansar" geçmişin getirdiği acı tadı, ruhsuz bakışlarına yansıtıyordu. İlkdi, belki de sondu. Gidecek miydi? Pişmanlık kırıntılarını ortaya döküp, bir yabancı edasıyla gidecek miydi? Pişmandı, ama affetmiştim. Giderdi, o yalan söylemezdi. Bu gerçeği yalanlamak isteyen her hücrem bas bas bağırırken, ona meydan okuyan bakışlarımı, yeniden ruhsuzlaşan gözlerine diktim. "Geçmişten korkan Aras, küçük bir çocuk gibi kaçıyor mu?" Bağırmaya başlamıştım. "Gidiyor musun!" Gitmemeliydi, bir yandan bağırırken, bir yandan ağlamaya başlamıştım. Tüm olanlardan sonra gidemezdi. "Gidemezsin!" Daha çok ağlamaya başlamıştım, hıçkırıklarım cam parçaları gibi boğazımı keserek dışarı çıkarken, onun gidişine bakıyordum. Gidiyordu, belki de geri gelmeyecekti. Yıllarca acı çekmemi sağlayan adam, tam da onu affetmişken gidiyordu. Kalbimin en ücra köşesine sinen yalnızlık yeniden baş göstermişti kendini. Hıçkırıklarımı dizginlemek istercesine kalktım, çöktüğüm yerden. O benim ailemi elimden alan ruhsuzdu. O benim canımı defalarca yakmış olan ruhsuzdu. O kalbimi söküp alan ruhsuzdu. Ve şimdi gitmişti. Bir çığlık ve de hıçkırık daha firar etti dudaklarımdan. Gitmişti.
8 parts