Ay ışığı altında parlayan eski bir şatoda, geçmişi karanlık anılarla dolu genç bir kız olan Melis yaşamaktaydı. Melis'in kalbinde yer eden korkunç anılar, bir zamanlar ona âşık olan ama aslında bir psikopat olan eski sevgilisi Tarık tarafından oluşturulmuştu. Tarık, Melis'in zihnini yalanlarla sararak, onu kontrol etmeye çalışıyor ve psikolojisini adeta bir labirente çeviriyordu.
Ancak, Melis'in hayatında beklenmedik bir misafir belirdi. Kötü bir şöhrete sahip olmasına rağmen, bir demon olan Azrael, Melis'i korumakla görevliydi. Azrael, gerçekte içinde sevgi ve şefkat barındıran bir ruha sahipti. Melis'i gizlice gözetlerken, onu Tarık'ın kötü etkilerinden korumak için elinden geleni yapıyordu.
Melis, Azrael'in varlığını keşfettiğinde önce şüpheyle yaklaştı, ancak zamanla Azrael'in gerçekte iyi biri olduğunu anladı. Aralarında özel bir bağ oluştu ve Azrael, Melis'in kabuslarla dolu geçmişini hafifletmeye yardımcı oldu. Ancak, Tarık hala gölgesini Melis'in üzerine atmaya devam ediyordu.
Tarık, Melis ve Azrael'in mutluluğunu sabote etmeye çalışırken, Azrael Melis'i her türlü tehlikeden korumak için güçlerini kullanıyordu. Zamanla, Melis'in gücü ve içindeki sevgi, Tarık'ın kötü niyetlerine karşı üstün geldi. Azrael ve Melis, birlikte, Tarık'ın oyunlarına son verdi ve karanlık geçmişlerini arkalarında bıraktılar.
Hikayenin sonunda, Melis ve Azrael, birbirlerine olan sevgileriyle aydınlanmış bir geleceğe doğru yürüdüler. Tarık'ın karanlık gölgeleri dağılırken, Melis'in yüreği huzur buldu ve gerçek aşkın, karanlık anıların bile üstesinden gelebileceğini keşfetti.
+21 cinsellik ve şiddet içeren sahneler bulunmaktadır. Bu hikaye Dark Romance kategorisindedir ve küçük yaştaki arkadaşlar için uygun değildir. Lütfen dikkate alınız.
✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩
Senin için her gün saçlarımı saldım. Dudaklarımdaki ruju tazeleyip durdum. Parfümsüz dışarıya çıkmadım. Yeni giysiler aldım. O giysileri hakkıyla taşıyabilmek için kilo verdim. Sırf sen birkaç saniye daha uzun bak diye hesaplar yaptım. Kahkaha atmadım, yüz hatlarımı korudum. Beni güzel gör istedim. Baktığında beni arzulaman için dünyanın en güzel kızı olmaya çalıştım. Güzel gözlerine bakarken kayboldum, derinlere battım. Sense elimden tutmak yerine beni gözlerinin derinliklerinde boğmayı tercih ettin. Kırmızı rujum dağıldı, makyajım silindi, saçlarım kabardı. Ve yeniden kilo alıyorum galiba. Seni beklemekten vazgeçtiğim gün, kendimden vazgeçtiğim gün mü olmalıydı? Hayır, böyle bitmesi şart değildi. Gözlerini açıp bana baksaydın, yaklaşıp ellerimi tutsaydın... Ya da en azından beni yanıtsız bırakmasaydın böyle bitmezdi. Eğer beni biraz bile sevseydin dünyanın en güzel kızı olurdum. En güzel, en asil ve en mutlu... Ama şimdi en suçluyum. Seni sevdiğim için, hiç olmadığım kadar suçluyum.
Vazgeçişimin damgası, intiharımın tescili. Dudaklarını bir kez bile öpememenin sancısı. Aramıza koyduğun duvarlardan atlama vaktim. Aşağı düşeceğim sevgilim ve öleceğim. Bir kez bile kalbine gömülmeyeceğim. Çürümeme izin ver. Bu yorgun beden karışsın toprağa ve and içelim birlikte, birbirimizi görmeyeceğimize. Sakın bir kavanoza koyma, kalbim çoktan darılmış sana. Ve o güzel gözlerin... Yaşarken görmedin, ölü bedenime değmesin. Beni en güzel halimle hatırla. Kanı çekilmiş, çürümüş ve delicesine sarhoşken değil. Senin için geldiğim o gün gibi, en güzel halimle...