Mazinin Kanatları serisi, yeni bir maceraya hazır olun! Heyecanla duyuruyoruz ki, serinin devamı niteliğinde olan "Mazinin Kanatları: Hatıraların Yükü" adlı ikinci kitabımızla sizlerle buluşuyoruz.
Osman'ın heyecan verici hikayesi, "Mazinin Kanatları" adlı ilk kitapta başlamıştı. Ancak bu sefer, odak noktamız farklı karakterler ve yeni serüvenlerle dolu.
Rümeysa, zenginliğin gölgesinde sıkışıp kalmış, kendi yolunu arayan genç bir kadın. Babasının işkolik dünyasında, annesinin umursamazlığı arasında kaybolmuş, tek bağlantısı kendi yarattığı robotla. Acar ise geçmişin acı hatıralarıyla savaşan, kendi içindeki fırtınalarla mücadele eden bir genç. Ailesini kaybetmiş, amcasının soğuk gölgesinde büyümüş, kendi varlığını keşfetme yolunda ilerliyor.
Bu ikinci kitapta, karakterlerin geçmişleriyle yüzleşmeleri, duygusal ve psikolojik sınavlardan geçmeleri gerekecek. Geleceğe doğru yol alırken, hatıraların yükü omuzlarını bükse de, umut ışığı her zaman parlamaya devam edecek.
"Mazinin Kanatları: Hatıraların Yükü" ile birlikte, dostlukların, aşkın ve kişisel dönüşümlerin hikayesine tanık olacaksınız. Bu roman, geçmişin izlerini takip ederken, geleceğin kapılarını aralıyor.
Haydi, birlikte bu heyecan verici serüvene atılalım ve geçmişin yükünü omuzlarımızdan atalım. Mazinin kanatları, bizi yeni ufuklara taşıyacak.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....