Buz gibi bir rüzgar esiyor; gri yamuk yumuk hafif tozlanmış kabanımı çekiştiriyorum. Dizlerimi örtmeye çalışıyorum kabanımla, pek mümkün olmuyor. Biraz sağa doğru iki adım atıyorum, kış güneşi...
İçim biraz olsun ısınırken elimdeki ılık sütlü kahveden yudumlar alıyorum, çok keyifli hissettiriyor. İşyerinin balkonundayım, önümdeki binanın kirli gri cephesine bakıyorum; arada derede kalmış minik çam ağacı bina yığınlarının arasında parıl parıl parlıyor. İlk defa olmam gereken yerdeyim, bir şeyleri kaçırmıyorum, eksik hissetmiyorum. Artık uyuyabilmek için ağır ilaçlar kullanmıyorum. Herhangi bir acelem yok, kimseyi de beklemiyorum. Balkondan aşağı sarkarak sigaradan bir nefes çekiyorum; gelip geçen birçok insanın yüzünü izliyorum ve yepyeni bir dünyaya gelmişim gibi hissediyorum. Asık suratlar, ruhsuz bakışlar içinde yürüyüp gidiyorlar.
"Her zaman böyle miydi?" diyorum içimden. "İnsanlar hep böyle miydi mutsuz, korkak?"
Bir zamanlar onlardan biri olduğumu hatırlıyorum. Hastalıklı, karmaşık, korkak, cesaretsiz küçücük bir ruh...
O 4 yaşındaki hatta belki 3 yaşındaki ufacık, sıkışmış çocuk ruhuma uzatmıştım elimi, o günden beri bırakmıyorum. Bazen saçlarını örüyor, bazen öpücüklere boğuyor, bazen masallar okuyorum. Kendi kendini büyütebilmenin en şefkatli yolunu seçiyorum. Çünkü biliyorum, ona yalnızca ben dokunabilirim.
*NOT: Gerçek olaylardan uyarlanmıştır, fiziksel ve psikolojik şiddet, istismar içerikli kendi hayat öykümdür. Lütfen tetikleyici unsurlara karşı temkinli olunuz.*
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN.
Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı.
Defne: Tobe hasa
Defne: Ben neden hatırlamıyorum?
Lavinia: Hatırlatayım istersen.
Lavinia: Yanına gelirsem hallederiz.
Lavinia: Ama inlemelerin ile tüm binayı ayağa kaldırırsın.
Lavinia: :)
Kitap kapağı için:
Instagram: camelia_angell
Başlangıç tarihi: 04/02/2024