Sözleri yarım kaldı çünkü gözleri doldu ve çenesi titremeye başladı.
''Bana bu kadar yakın durma.'' dedi titreyen elleriyle göğsümü ittirirken.
"Temmuz'un bu sıcağında ellerin niye titriyor, Güneş? Halbuki ben onları tutsam, benim içimde bir daha yel bile esmez.'' dediğim sırada ellerini avucuma alıp, dudaklarımı parmak uçlarına değdirdim.
''Zafer, bırak.'' derken ellerini çekmeye çalışıyordu. ''İkinci kadın olamam ben.''
**********************************************
Masumiyet kadar güçlü bir silah yoktur.
**********************************************
Küçük şehirlerin lunaparklarında gerçekleşen esrarengiz ölümler, büyük şehirlerde de görülmeye başlanırsa?
Dünyanın en temiz, en iyi niyetli kızı, bir polisle tanışınca...
Ya hiç kimse göründüğü gibi değilse?
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"