Cenan,koşarak arif'in odasına gitti.Her yeri taradıktan sonra, masanın üstünde bir mektup buldu ve elleri titreyerek, mektubu okumaya başladı.
Cenan'ım,eğer bu mektubu okuyorsan belli ki ben çoktan gitmişim. Özür dilerim veda etmediğim için,bende isterdim veda etmek sana,ama elim,kolum bağlıydı.Seni sevdiğimi söyleyemedim.Sana veda edemedim.Yapamadım,seni o damatlıkla görünce içim o kadar acıdı ki,keşke senin düğününde,senin şahidin olmasaydım.umarım bana kızmamışsındır cenan'ım,inan ki mecburdum, seni çok sevdiğimi,ve ömrüm boyunca da seveceğimi bil, çünkü ben,bu aşktan gidiyorum...
unutma ki,ne zaman istersen aynı yerdeyim ben,kalbinde...
seni seven arif'in...
Cenan,sinir krizi geçirerek içerideki bütün eşyaları kırıp döktü,eline cam batmıştı ama umrunda değildi,şuan aklında bir sürü soru varken,elinin acısını umursamadı,yere çömelerek ağlamaya başladı,ellerini kravatına götürüp, gevşetti."seni sevmeyi isterdim arif'im,ama yapamadım,keşke bu durumu daha önce fark etseydim" dedi mektuba bakarak.
"işte o zaman her şey farklı olurdu"
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.