"Ben kim olduğumu, adımı, soyadımı, ailemi, mesleğimi, yaşımı, kendimle ilgili hiçbir şeyi bilmiyordum...sedece gözümün önünde canlanan sahneler kan, vahşet, cinayet ve ben vardım o sahnelerde, siyah eldivenlerle kaplı elimde bir silah karşımda ölü bedenler...
Burda ne yaptığımı bile bilmiyordum etraf rutubet ve küf kokuyordu bu korkunç görüntüyü görmemek için gözümü kapatmak istedim fakat sanki bedenim benden kopuk bir şekilde hareket ediyordu,
Ayaklarım ölü bedenler arasında gezerken bazılarının uzullarının olmadığını ve işkence edilerek öldüğünü fark etmek kan dondurucuydu, ileride bir tanesinde durdu kafası delik deşik olan bu cesedin üzerinde biden fazla şarjör mermi boşaltılmış olmalıydı etrafında büyük olamayacak kadar küçük, küçük olamayacak gibi büyük bir kan gölü vardı üstündeki takım elbiseyle oldukça zengin ünlü bir iş adamı imajı veren adam bana bir yerlerden tanıdık geliyordu..."
Yaklaşık iki saatir karşımdaki camın yansımasımdan kendimi izliyordum yüzümü kaybettiğim hafızama kazımak istiyordum ama aklımda sürekli doktorun sözleri dönüp duruyordu neymiş efendim bana araba çarpmış hastaneye kaldırılmışım oda yetmezmiş gibi bir ay komada kalmış şimdide geçici olup olmadığı belli olmayan bir hafıza kaybıyla tüm geçmişimi unutmuşum beni hastaneye getirdiklerinde ise üzerimde bir şey bulamadıkları için kim olduğum hakkında bilgileri yokmuş ŞAKA GİBİYDİ KOMİK OLMAYAN BİR ŞAKA...
Gözlerimi kapatıp içimden ona kadar saydım"Bir, İki, Üç..." gözlerimi açınca birden bütün insanların saklandıkları yerden çıkıp bana 'Şaka' demesini bekledim ama gerçekler yüzüme bir tokat gibi çarptı bunların hepsi gerçekti ve benim ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi.
"Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın adı cennet olmayacak."
Duyuyor musun?
Senin ruhun ölümün kırçıl masalı,
uçurumlar vaad etti sana.
Damarlarında zehir gezerken, yasadışı bir soğuk işledi zihnine.
Kimsesizlik kanamalı bir acının yollarında tökezlediğinde, kız çocuğunun sesini bul,
Aynadaki kırık yüzünü topla,
Gözlerinde seğiren acı denizinde yüzdür.
Uçurumların seri cinayetleri yalpalandırırken, ruhunun sesini sakla cebinde.
Ağzını açsan bir ayna dolusu cehennem,
sesinin gülen yanına bir ölüm daha sus!
Yağmur işgalli bir gecede kapını çalanlar; bak sana getirdi dil sürçmeli peltek yanlızlıklar, satırlarında kan sızar.
Yanlız kalmaktansa dolaşan kanında, yara olup kana adın her anıldığında.
LEZÂ...