the little kindness inside of hate // 憎む。

Ağlıyordum. Ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum veya çözümü bilmiyordum. Anlatmıyordu da kimse. Sadece bağırıyorlardı. Bağırış ve çağırışların arasında hıçkırıklarımın hiçbiri duyulmuyordu.

Bana doğru yaklaşıyordu siyah bir gölge. Beni kurtarmaya veya daha da mahvetmeye geliyordu. Olacak her şeye hazırdım. Daha fazla acı çekmeye de, huzura ermeye de.

Bu siyah gölge Nefret'in ta kendisiydi. Elinde bir bıçak tutuyordu. Bıçağı bana uzatıp sol kolumu sıyırdı. Sanırım yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Bıçağı aldım ve koluma dayadım. Tam o sırada Nefret kulağıma fısıldadı:

"Acı güçlendirir."

Bu kırmızı gözlü yaratığa karşı hiçbir şansım olmadığını anlamıştım.