"Ben; kimsenin gitmediği bir mezar, kimsenin sulamadığı bir çiçek, yası tutulmayan bir ölüydüm."
Babasını kısa bir süre önce kaybeden Eflâl Karviras annesinin 2. evliliğini yapışı ile alt üst olan hayatı iyice alt üst olmuştu. Annesi ile arası zaten bozuk olan genç kız babasının ölümünü fırsata çeviren annesine karşı olan kini içinde gitgide harlanırken içinde ki kor öfke herkesi yakacak cinstendi.
Bir tarafta ise annelerini 7 yıl önce kaybeden 5 çocuk ve karsını hala minnetle ana bir adam vardı. Eflâl nefretini onlara da mı kusacakdı, içinde ki yangına onlarda mı tabi olacaktı yoksa Eflâl için de ki yangın ile tek başına boğuşurken yok olacak adete külleri bile kalmayacak mıydı?
EFLÂL KARVİRAS şüphesiz içinde ki yer alan kor öfkeye rağmen umudunu kaybetmeyen 17 yaşında bir genç kızdı. Hırçınlığı, nefreti, kini sadece onu öldürürdü. O sadece mucizelere inanırdı, hayat en umutsuz anlarda karşısına süprizler çıkaracağına inanan bir kızdı, ta ki bir gün mucizelerin sadece masallarda olduğunu anlayana kadar...
Not: Kurguda Alparslan öz babası çıkmayacak, bilginize.
Kurgu fikri bana aittir. En ufak yeri dahi çalınamaz. Kurgu da olan sahneler ile ilgili benzerlikler görmek istemiyorum. Gerekeni yapmaktan çekinmem. Lütfen herkesin kendine ait bir fikri olsun, başkasının fikrini çalmayın lütfen.
Her hangi bir cümlemin kullanılmasina veya olayların benzetilmesine iznim yoktur. Bu durumda kitabı bana bildirmektan çekinmeyin lütfen ve tabii ki de kitabı şikayet etmeyi ve o kitabın okuyucularına da bu durumu bildirmeyi unutmayın.