Gitmek mi daha zordu? Yoksa kalmak mı?
Fark eder miydi? İkisi de içinde bir veda taşımıyor muydu? İkisi de biraz buruk değil miydi sahi?
Bıraktığın zaman ki gibi, kalmak öyle kolay mıydı?
Bazen bir mezar, bazense bir ayrılık değil miydi veda?
Söylenmeyen son sözler, son bakışlar değil miydi?
Son sarılış, son öpüş, son nefes, son koku...
Veda
Tek kelime, dört harf
İçinde acı, keder, özlem, nefret ve kin.
Belki en çokta aşk.
Vedanın ne demek olduğunu sadece veda etmeyi bilenler bilirdi. Vedalar ancak güzel yürekleri acıtırdı.
"Vedaların en güzeli sensin"
"Ama vedalar halâ buruk."
*
"Vedalar gitmeyi gerektirmez."
"Ama en güzel vedalar gitmekle başlıyorsa?"
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024