''sen sadece kendini düşünen, her şeyi kendinin yarattığını sanan, kendini dünyanın, benim, bebeğimin sahibi sanan, belki de sevgi yoksunluğundan böyle davranan, acı çektirmekten hoşlanan, sapık ve arsız, ruhunu şeytana satmış, kötü kalpli olmaya çalışan ve gün yüzüne kimsesizliğini beyaz bir çarşaf misali sarmaya çalışan, çamurun ve batağın kendisisin... sen;
etrafındaki herkesi de bu leşliğin, iğrençliğin içine çeken, benim gibi pek çoğunun da hissettiği gibi basit bir insansın mask! Söylesene o maskenin altındaki sen de bunları yapabilecek mi? O da senin gibi sadistliğini ön plana koyup bana acı çektirebilecek mi?...'' aslında daha fazla konuşacaktım ama sözümü kesti.
''sen bilmiyorsun belki ama... bu maskenin ardındaki adam sana bunları yapan...''
'Aşk kendine bir kurban arıyordu, acı çektirebileceği ve o Asmin Kara'yı seçti.'
Kitabımı okuyan veya okumayı düşünen siz değerli dostlarım. Kitabıma şöyle bir göz attım ve ilk birkaç bölümün beklediğim kadar iyi olmadığını fark ettim. Ancak ilerleyen bölümlerde anlatıma ve kelime seçimlerine özen göstermeye çalıştım. Bu yüzden kitabı ilk bölümlere göre yargılamazsanız sevinirim. Yaptığım bu hataları ilk kitabım oluşuna verin...
İlerleyen bölümlerde beğenerek okuyacağınız bir kitap olacağına inanabilirsiniz...
ailelerini korumaya çalışırken birbirleriyle çatışan iki kalp. ikisi de kendi bildikleri yoldan gitmek istedikçe gidebilecekleri tek yolun birbirlerine çıktığını fark eder. ikisi de duygularını saklamak için uğraşır, ikisi de başarısız olur. hikayenin sonunda iki kalp de birbirinin evi olur.
"bir aileyi aile yapan nedir? büyüseler, yaşlansalar, kavga etseler ve hatta birbirlerinden nefret bile etseler hep yan yana olacaklarını bilmek, değil mi?"
ev, nermin yıldırım