ÇARK +18
  • مقروء 159
  • صوت 8
  • أجزاء 2
  • مقروء 159
  • صوت 8
  • أجزاء 2
مستمرة، تم نشرها في مارس ٠٤, ٢٠٢٤
للبالغين
Zinciri tuttuğu sol elini yavaşça kaldırıp, yüzüme fütursuzca dağılan saçlarımdan bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdı.

Gülüşüm bıçak gibi kesilirken' buradan çıkarsam eğer hatırlat da sol elinin varlığını sana unutturayım' dedim.

Elini saçlarımdan uzaklaştırırken ' ilk olarak buradan asla çıkamayacaksın.'

Yüzünü bilerek, nefesini yüzümde hissedebileceğim kadar yakınıma getirip kısa bir an bana öpeceğini düşündürürken yavaşça doğruldu.

Bu sefer de elleri zincirler yüzünden aşınıp, kanamış olan bileklerime dokundurdu. 

Cebinden küçük bir krem kutusu çıkarıp, parmağını kutuya bandırıp bileğime doğru uzandı ve kremi yavaşça sürmeye başlarken konuşmaya devam etti.

'İkinci olarak parmağım sadece saçlarına değmişken elimi yok etmekle tehdit ediyorsan, bir kaç gün sonra seni altımda inim inim inletirken beni neyle tehdit edeceksin?' diye sordu.


Yayımlanma tarihi 04/03/2024
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف ÇARK +18 إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
SİYAHİR  بقلم ben1deniz
14 جزء undefined أجزاء مستمرة
Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.