Savaşın içinde doğanlar ömür boyu savaşla büyür, derdi büyüklerim. Kendi savaşıyla. Patlayan silahlar duydu kulaklarım. Ağlayan gözler ve kanayan bedenler gördü gözlerim. Kötülüklerin içinde kalmış bir çocuktum. Katillerin elinden yiyen, zincirlerden ip yapıp zıplayan, kurşunları taş zannedip sek sek oynayan küçücük bir çocuk. Geçmişimi çaldılar, bir geleceğimse; hiç olmadı.
Büyüdüm,intikam almak için...
Ben hep tetiği çeken oldum. Masumiyetini kaybetmeyenlere dokunmadım ama suçu olana hiç acımadım. Öldürdüm ve gömdüm. Gerek demirlerin arasına, gerek kara toprağa. Ve kötüyü öldürmek hiçbir zaman canilik olmadı.
Oysa öldürmenin canilik olduğunu herkes konuşurdu ama hakedenlerin masumlarda bıraktığı yaraları kimse görmezdi.
Ben VİRA SALVAZ.
Elleri kandan görünmeyen, ölü bedenlerin tek sebebi. Ve benim zincirlerim, henüz daha asıl hakeden bedenlere dolanmadı.
Tüm insanlık yalan üzerine kurulu. Bastığımız toprak, soluduğumuz nefes.
Aldığım her emanet nefes onu anımsatıyor bana.
Camın açıkta bıraktığı boşluk kadar görüyordum gök yüzünü. Ayaklanarak odanın çıkışına adımladım. Oturma odasına adım atacaktım ki gördüğüm manzara, emanet olan nefesimi kursağımda bıraktı.
Elleri; iki başının arasında, önünde onlarca şarap şişesi. Ve sayıkladığı o öldürücü cümle. "Ben şizofren değilim. Ben şizofren değilim."
-Tamamlandı.-