"Sıradaki haber bir KADIN CİNAYETİ. 2 aydır aranan 28 yaşındaki 2 çocuk annesi Feyza Keskin'in cansız bedeni ormanlık alanda bir varilin içinde bulundu. Varilin etrafındaki kibrit çöpleriyle canice yakılarak öldürülen Feyza Keskin'in katili henüz bulunamadı." demişti soğuk ve bet sesiyle haber spikeri.
Elimdeki su dolu sürahi yere düşerek tok bir ses çıkardı. Yine bir KADIN CİNAYETİ ama diğerlerinden tek farkı ölen kişi bu sefer benim kardeşim. Üstelik benim kardeşim 2 ay önce öldürülmesine rağmen katili elini kolu sallayarak hala daha dışarıda dolaşıyordu. Daha fazla ayakta duramayacağımı anladığım sırada yerdeki parçalanmış cam kırıklarına aldırmadan televizyonun karşısındaki berjere oturdum .
Karşımdaki televizyonda bana gülerek bakan kardeşimin fotoğrafını gördükçe sanki biri boğazımı görünmez ellerle sıkıyormuş gibi hissediyordum. Her geçen gün o katilin, o caninin, o şerefsizin yaşaması bir SUÇTU ve o hala daha dışarıdayken bedeni kül olmuş kardeşimin fotoğrafına bakmak bana HARAMDI.
Feyza; hayat dolu, sevecen, kendiyle barışık, güler yüzlü bir öğretmendi. Sevdiği adamla evlenmiş ve dünya tatlısı 2 çocuğu olmuştu. Leyla ve bana anlattığına göre çok mutlu bir yuvası vardı. Peki, benim kardeşimden ne istemişti CANİ KATİL? Ya da şöyle sormalıyım. Biz kadınlardan ne istiyorlar?
Her geçen gün kadın cinayetleri tükenmek bilmiyor, daha çok artıyordu. Bugün belki de bu cinayetlerin çoğalması , kardeşimin ölmesi belki benim de suçum. Çünkü diğer güzel kadınları koruyamadığım gibi kardeşimi de koruyamadım.
🥀
BİR KADIN CİNAYETİ HİKAYESİDİR...
⚖